Kötülük uzağımızda değil içimizde bir yerde

Memlekette mafya babaları yakalanıp suç örgütleri çökertilirken, yeni çeteler palazlanıp etrafa kurşun yağdırırken, kadınlar birer, ikişer öldürülürken okurların ve yazanların polisiye romana ilgisi kaçınılmaz oluyor. Kötülük uzağımızda değil, içimizde bir yerde; en tehlikeli hali de, sıradan biri gibi aramızda dolaşması. Babanın, kocanın, abinin, amcanın, komşunun, işverenin katile dönüşebilmesi. Aynı sofraya oturup yemeğini, ekmeğini paylaştığın birinin canavarlaşması, can alması gibi.

Geçen günlerde, Su Yayınları tarafından basılan Asuman Bayrak imzalı Yalnız Kadın Cinayetleri, bu açıdan ele alınabilir.

Kitabın çeşitli katmanları var.

Yıl 1997. Demirel Cumhurbaşkanı, iktidarda Refah, Doğru Yol koalisyonu var.

28 Şubat süreci. Sürekli ışık için bir dakika karanlık eylemleri başlamış. Işıklar yakıp söndürülüyor. İşte bu ortamda gazeteciliğin hali pür melali.

Olaylar İstanbul’da geçiyor.

Kiminin arkadaşı, kiminin kızı gece yarısı evlerine giren, ama kapı pencere kırmadan, zorlamadan eve girebilen birileri tarafından boğularak öldürülüyor. Genç, güzel, alımlı kızların ölümünü polis doğru dürüst araştırmıyor. Gazete ve televizyonlarda bir görünüp kaybolan haberler, yaşanan dramlar her zamanki gibi hemen unutuluyor.

Ortam karanlık.

Sorular çok.

İlginizi çekti mi?

Ah, evet bir de Antigone var. Ünlü bir tiyatro yönetmeni ve daha birçok karakter. Cenazesine sahip çıkan bir kadının sahnede canlandırılması.

Polisiye seviyorsanız eski gazeteci Asuman Bayrak’la tanışıp Yalnız Kadın Cinayetleri’ni okuyabilirsiniz.

Yunis ALAÇAM, BirGün Gazetesi 09.01.2024

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın